Yeni ve oldukça da ilginç bir tür olan Act of Valor‘e daha önce rastlamadığım için açıkçası çok şey kaçırdığımı düşünüyorum. FPS oyunlarına merak saldığım ve saatlerce oynamaya vakit bulabildiğim dönemde izlemiş olsaydım, sanırım çok daha fazla keyif alabilirdim.
Bahriyeli olmamdan kaynaklanıyor olsa gerek, filmlerin senaryolarında geçen “Navy Seal” kavramına özel bir merakım bulunuyor. Act of Valor da “Navy Seal” kavramı etrafında yazılmış bir hikaye.
Filmi daha da özel yapan şey aslında çekim teknikleri… Filmin ilk saniyesinden itibaren kendinizi bir FPS oyununda hissedeceksiniz. Silah ve iletişim teknolojileri konusunda da oldukça etkileyici sahnelerle dolu olan filmin konusu da global anti-terör timinin dünyanın farklı bölgelerinde yaptıkları operasyonlar.
Teröristler tarafından kaçırılan bir CIA ajanının kurtarılması için bir operasyon başlatılır, operasyonda Ukrayna’dan Meksika’ya kadar uzanan bir terörist çete çökertilir. Çete ABD’nin büyük eyaletlerinde intihar bombacılarını kullanmak istemektedir ve adım adım takip edilerek bu çete çökertilir. Aslında hikaye ciddi anlamda bundan önce izlediğiniz milyonlarca ABD yapımı filmin aynısı, filmi diğerlerinden ayrı ve özel kılan yanı ise FPS türünde bir oyun mantığıyla kurgulanmış olması.
Timlerin iletişimi, sniper ve timin koordinasyonu, operasyon hazırlıkları, tüneller, deniz araçları, otomatik silahlar… Muhteşem görsellikte bir yapım, tahmin edileceği üzere de propaganda aracı. İnsan bizim de çakı gibi bordo berelilerimiz var, bunlar hakkında dişe tırnağa dokunan kaç film var diye düşünmeden edemiyor.