Başarı nedense hiç bir zaman cezasız bırakılmıyor, nerede olursa olsun. Devrim Arabası, Altay Tankı, Nuri Demirağ, milli piyade tüfeği MPT 76, Vecihi Hürkuş vb gibi tarihimizde başarılı olduğu için ceza ile “ödüllendirilen” nice örnekler bulunuyor, açıkçası buna alışığız. Kendi kişisel yaşantımızda da bu durumla sıkça yüzleşiriz. Okulda, işte, akademide aklınıza gelen her yerde… Bizde olması artık algı eşiğimizin altında kalmakla beraber, serbest piyasanın, liberal ekonominin ve “özgürlüklerin(!)” cenneti ABD’de olduğunda yadırgamadan edemiyoruz.
Zira Hollywood yapımlarından, reklamlardan ve dizilerden öğrendiğimiz kadarıyla ABD öyle bir yer ki, bir sinek bile insanlık için iyi bir şey yapmaya niyet etse mutlaka bir Amerikan kurumu ona destek olmaktadır. Buna işaret eden onlarca başarı hikayesi, girişim ve girişimci görüyoruz, fakat kazın ayağı hiç de öyle değil dememize neden olan, uykulardan uyandıran olaylar da yok değil. Tek yapmanız gereken dikkatinizi doğru yere odaklamak. (bkz. hamburger nedeniyle çocuğu ölen bir annenin karşılaştığı tehditler, Monsanto’nun hükümranlığı Food Inc belgeseli.)
Bu bağlamda başarının cezasız kalmadığına dair eşsiz bir film izledim, hem de çok yakın geçmişten bir örnek, hemen paylaşmak istedim: Concussion – Doğruyu Söyle
Filmin iki ana mesajı var, ilki zaten yazımızın başlığı, ikincisi ise dünyanın en iyi filmi olan Esaretin Bedeli’nin (The Shawshank Redemption) mesajıyla aynı. Asla yılma, vazgeçme, kim engellerse engellesin hedefine odaklan, çabalamaktan asla vazgeçme.
Amerikan Futbolu Oynamak Sporcuları Öldürüyor
Bu bilgi Nijerya asıllı siyahi doktor Bennet Omalu tarafından dile getirildiğinde tüm tepkiler doktorun hayatı üzerine yoğunlaştı. Verdiği bilginin bilimsel bir kanıtı olup olmadığına bakılmaksızın ABD vatandaşı olmamakla, siyahi olmakla, sınır dışı edilmekle, hapse atılmakla tehdit edildi, en fazla karşılatığı cümle ise hepimiz için oldukça tanıdık; bu kadar doktor bulamamışken sen mi bu sorunu bulacaksın?
Dr.Bennet Omalu’nun tezi; Amerikan futbolu oyuncularının kafa kafaya çarpışmalarında ortaya çıkan G kuvveti nedeniyle ciddi anlamda beyin hasarına maruz kaldıkları yönündeydi. “Normal şartlar altında insan beyni 60 G’lik darbelerde bile travma geçirirken”, futbolcuların kafa kafaya çarpışmalarının sonucunda 100 G gibi bir kuvvet kafa taslarına uygulanıyordu. Bunun sonucunda da beyinde zararlı proteinler oluşarak oyuncuların delirmelerine, şiddete yönelmelerine ve dahası intihara sürüklenmelerine neden oluyordu. Bu hastalığa ise (CTE) Kronik Travmatik Ensefalopati ismini vermişti.
Bu gerçek milyonlarca dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan NFL liginin varlığını tehlikeye atıyordu, bu nedenle doktor hemen baskı altına alınmalıydı.
Önce futbol düşmanı ilan edilen doktor, Pittsburgh’dan sürüldü, aksi halde FBI tarafından hapse atılacağı belirtildi. Hem kendisi hem de idolü olan Cyril Wecht baskılara dayanamayarak görevlerinden ayrıldılar, zira tehdit doğrudan ailelerine yönelmişti.
Dr.Bennet Omalu mücadeleden vazgeçmedi, önce Pittsburgh’dan taşındı ve çalışmalarına devam etti. Doktor’un haklılığı ise ardı sıra gelen futbolcu intiharlarından sonra anlaşıldı, özellikle ünlü futbolcu Dave Duerson’ın intiharı bu konuda dönüm noktası olmuştu. Kendisini kalbinden vurarak intihar eden Duerson, incelenmek üzere beynini Dr.Bennet Omalu’ya bağışlamıştı.
Bilim, Paraya Galip Gelebilecek mi?
Dr.Bennet Omalu ölen diğer futbolcuları da inceledikten sonra Kronik Travmatik Ensefalopati gibi bir hastalığın varlığını bilimsel olarak kanıtladı ve tıp literatürüne adını yazdırdı. Hikayenin bundan sonrası ise algımızdaki ABD ile hiç uyuşmuyor.
Ne olmasını beklerdiniz? Hemen konu ele alınacak, kafa kafaya çarpışmalar belki kural dışı kabul edilecek veya bir şekilde konuya eğilen bir komisyon ciddi bir karar alacak, çünkü orası ABD!
Ne yazık ki hiç de öyle olmadı, NFL bu durumu kabul etmedi, kendi fonladığı “bilim adamları” ile Omalu’nun iddialarının aksi yönünde deliller sunmaya çalıştı, hatta kafa kafaya çarpışmanın insanda kalıcı hasara yol açmadığına dair doktor raporları çıkarttı, kısacası Kronik Travmatik Ensefalopati hastalığı ile Amerikan Futbolu arasındaki bağı tamamen ret etti. Filmde verilen bilgilere göre; NFL oyuncularının %28’inde Kronik Travmatik Ensefalopati rahatsızlığı bulunuyor ve 5000 NFL oyuncusu bu rahatsızlık konusunda haberdar edilmedikleri için NFL’e dava açmış ve davalar henüz sonuçlanmamış.
İşini gerçekten severek yapan herkes filmde kesinlikle kendisini bulacak. Doktor’un çalışırken ki doğallığı, hocasına saygısı, vazgeçmeyişi, çalışkanlığı, gözleri sulandıran iyi niyeti ve dürüstlüğü…
Vaktinizi harcayacağınız değil, vaktiniz değerlendireceğiniz bir film, kesinlikle izlemelisiniz.