Yalan haber ve medya manipülasyonu insanlığın en büyük problemlerinden biri. “Hadi canım!” dediğinizi duyar gibiyim… Konuya derinlemesine baktığınızda sadece “yalan haber” enstrümanıyla ülke yönetimlerine darbeler yapıldığını, yüz binlerce insanın katledildiğini, nice itibar cinayeti işlendiğini görebilirsiniz.
Yalan Haber Gerçekten İşe Yarıyor mu? başlıklı ilk yazımızda bir kaç örnekle yalan haberin etkinliğini incelemiştik, bu yazıda ise nasıl yalan haber yapılır, nasıl böylesine büyük kitleler etkilenerek yönetilir ve en sık kullanılan teknikler nelerdir konusuna değineceğiz. Hepsini gördük, yaşadık fakat o kadar alıştık ki dikkat süzgecimize takılmıyorlar bile…
1-Yalanı Sayılara Yedirmek; İstatistikler
Yöntem: İstatistiki bilgiler yalan habere zemin hazırlanacak şekilde değerlendirilir.
“Anlatımı güçlendirmek için sayılardan yararlanın” maddesi etkili metin yazma tekniklerinin en önemli maddelerinden birisidir. İstatistikler anlatımı güçlendirdiği gibi ne yazık ki profesyonel ellerde de yalanı güçlendirmektedir.
Bir dönem “istatistiklere göre sigarayı bırakanlar ölüyor” başlığıyla bir haber yayınlanmıştı. Başlık her ne kadar yalan olsa da, söz konusu istatistik olduğunda birden kocaman bir doğruya dönüşüyordu. Sağlık Bakanlığı’nın verileri de aynı duruma işaret ediyordu, tabi o verinin nedenini görmezden geldiğinizde…
Haberin doğrusu ise çok basit ve açıktı; sigara tiryakilerinin önemli bir kısmı kanser teşhisi konduktan sonra sigarayı bırakmaktaydı, ne yazık ki bu teşhis konduktan sonraki dönemde ise geç kalınmış oluyordu.
Bu yalan tekniğinde oluşan istatistik öne çıkartılır, istatistiği oluşturan neden haberde gizlenir, böylece sorumluluk doğmadan rahatlıkla yalan söylenir.
“Doğru belini doğrultana kadar, yalan dünyayı dolaşırmış”
2-Haber Bombardımanı ve “Enformatik Cehalet”
Yöntem: Çok fazla bilgi verilerek, insanlar meşgul edilir, insanlar verilen bilgileri sorgulayamaz ve değerlendiremez bir hale getirilir.
Haber kaynağı sayısı ele alındığında inanılmaz bir enflasyonun yaşandığı bir dönemdeyiz. Akıllı telefonlar, panolar, televizyon, gazete, dergi, akıllı telefon, radyo, sosyal medya… Liste bir hayli uzun. O kadar çok kanaldan o kadar çok bilgi alıyoruz ki artık bilincimiz, doğruyu yanlışı ayırt edemeyecek şekilde meşgul ediliyor. Kararsız kalan bireyler de kendi zihinsel süzgeçlerini kapatıp, sesi en yüksek perdeden çıkan kaynağı referans alıyorlar. Bu süreç tabi ki bilinçsiz olarak işletilmiyor, bu kurgulanmış bir medya stratejisinin ürünü.
3-Çıkarsama Yaparak Yalan Söylemek
Yöntem: “Bence böyle” denir ve bu yalanı destekleyecek sahte deliller üretilir.
Çok yakın bir olay oldukça güzel bir örnek. Rusya ile son dönemde yaşadığımız kriz malum. Kriz nedeniyle iki ülkenin basın kuruluşları karşılıklı salvolara devam ediyorlar, açıkçası beklenen durum da bundan başkaca değil. Fakat Rus medyası tarafında kantarın topuzu biraz kaçmış gibi görünüyor.
Türkiye’nin DAEŞ terör örgütü ile petrol ticareti yaptığı iddiasıyla ortaya çıkan Putin ve Rus medyası, birkaç resim ile yalan haber yayınına başladı. Açıkçası habere konu olan görsellerin yalan olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Fakat zaten bu haber ile hedeflenen Türkiye’yi uluslar arası arenada zorda bırakmak değil, doğrudan iç kamuoyunu hareketlendirmek. Zira özellikle Batılı ülkeler bu bağlamda oldukça soğuk kanlı, Putin benzeri ergenvari mini intikamlar peşinde olmaktan ziyade gerçekçi menfaatler peşindeler. Her ne kadar bu yalan haber satın alınmamış olsa da, satmaya çabalayan bir çok aklı evvel de türemedi değil. Malum, her kör atın bir kör alıcısı mutlaka bulunuyor.
Sonuç ise her yalan haberin başına gelen cinsten, hem Batı hem de Türk medyası ve askeri kaynakları olayı yalanlıyor, ve dahası petrol tankerlerinin sahibi ortaya çıkıyor. Tankerler IKBY’ye ait ve açıklama da kendilerinden geliyor.
4-Muğlak İfadelerle Şüphe Yaratmak
Yöntem: İspatlanması ve yalanlanması mümkün olmayan, kaynağı belirsiz haberler yayınlanır ve hedef üzerinde şüphe yaratılmak istenir.
Yalan haber yapmanın resmi müeyyidesi konusunda ciddi açıklar bulunuyor, ama yine de neden başınızı ağrıtacaksınız ki? Çok sık karşılaştığımız bu teknik ile yapılabilecek yalan haberin ölçüsü bulunmamaktadır.
Başlık “Türkiye’nin kimyasal silah ürettiği iddia ediliyor.” Kim iddia ediyor, iddiasını dayandırdığı deliller nerede, deliller nasıl elde edilmiş gibi gereksiz soruları atladığımızda size yalan haber için eşsiz bir zemin hazırlanmış oluyor. Bu zemin kesinlikle hafife alınmamalıdır, zira bu zemin kullanılarak Irak işgal edilmişti. Yalan haberlerle bir canavar yaratılmış, halk askeri bir harekata ikna edilmiş, işgale haklılık zemini de medya üzerinden kazandırılmıştı.
Sonrasında suç istihbarat servislerine ve ulaştırılan yanlı istihbaratlara fatura edilerek milyonlarca insanın ölümünün suçu sümen altı edilmişti. Fakat işgal süreci hızlandıran medya, bu sefer de suçun asıl sahibinin boynuna asılmasını engellemek için çabalamaya başlamıştı. Buna karşın mızrak çuvala sığmıyordu; bölgede görev yapan istihbaratçıların ifadelerinden sonra kimyasal silah yalanı tescillenmiş oldu.
Bu tekniğe kurban olmak istemeyen biz okuyuculara düşen görev, herhangi bir haber “iddia ediliyor” ile bitiyorsa, o habere reaksiyon göstermeden önce iki kere düşünmektir.
5-Aynı Yalanı Sürekli Tekrar Etmek
Yöntem: Aynı mesaj sürekli verilerek akılda kalıcılık sağlanır.
Çok temel bir iletişim kuralı olmakla beraber, sıklıkla kötü amaçlı iletişim için de kullanılmaktadır. Bunu anahtar kelime metaforuyla açıklamak oldukça kolay görünüyor. İnsan zihnini ve algısını bir anahtar kelimeler bulutu olarak düşün, siz bu bulutu ne kadar fazla aynı anahtar kelimeyi içeren mesaj gönderirseniz, ilgili mesaj o kadar öne çıkacaktır.
Beni hiç tanımayan bir blog ziyaretçisi resimdeki gibi blogumun anahtar kelime bulutuna baktığında kitaplar ile ilgili olduğumu, sosyal medya ve pazarlama konularına da ilgi duyduğumu bir çırpıda anlayabilecektir. Aynı zamanda sinema ve yeni medya konularına da meraklı olduğumu ve teknoloji dünyasıyla ilgili metinler kaleme aldığımı da görebilecektir. Çünkü bu içerik bulutundan anlıyoruz ki, hangi anahtar kelime daha belirgin ise, blogda o anahtar kelime ile ilgili daha fazla içerik bulunuyor.
İnsan algısı da aynı şekilde işlemektedir. Bir insan/kurum/marka hangi sıfat ile en fazla sayıda yan yana getirilirse o insan/kurum/markanın insan zihnindeki algısı da ilgili sıfat ekseninde şekillenmektedir. Marka algısı denen kavramın içi de tam olarak aynı yöntemle doldurulmaktadır.
Bu yöntemin başarısı atasözlerimiz de yansımış durumda: Çamur at izi kalsın!
6-Mevcut Algı Üzerine Yalan Haber İnşa Etmek
Yöntem: Suçu her zaman soruşturmaya dahi gerek duymadan olağan şüphelinin üzerine bırakmaya çalışmak.
Ne yazık ki Arap dünyasının kadın hakları konusunda sicilinin hiç de iyi bir durumda olduğunu söyleyemeyiz. Bu nedenle kadına yönelik olumsuz yapılan her haber inandırıcı olmakta ve yansıma elde etmektedir. Bu durumu fırsat bilenler de toplum algısını şekillendirmek için sürekli bu zayıf karna çalışmaktadır.
“Suudi müftüden fetva: Şiddetli açlık halinde karınızı yiyebilirsiniz” başlıklı haberi okumuş, eminim hayıflanmış veya gülmüşsünüzdür. Halbuki haber tam anlamıyla yalan habere ders olarak okutulacak kadar trajikomik bir şekilde hazırlanmış. Habere kaynak olarak gösterilen Al Aram haber sitesi aslında yok, İran kaynaklı olarak gösterilen site aslında Mısır kaynaklı ve asıl ismi de Al Ahram. Haberin daha da trajik olan yanı ise haberde yer verilen ve Arabistan müftüsü olduğu iddia edilen Abdülaziz bin Abdullah’ın da gerçek olmaması. Haberde kullanılan resim ise Abd al-Aziz ibn Baz’dır. Baz ise 13 Mayıs 1999 tarihinde vefat etmiştir. Haber ilk olarak ülkemizde yayınlandı ve en büyük haber sitelerimiz ardını arkasını araştırmadan habere itibar etti, yayınladı.
İkinci örnek olay ise 22 Temmuz 2011’de Norveç’ten gelmişti. Başbakanlık binasında büyük bir patlamanın ardından tatil adası olarak bilinen Ütoya’da insanların üzerine ateş açılmış ve ne yazık ki 77 kişi ölmüş, 242 kişi de yaralanmıştı. Olaydan kısa bir süre sonra olayın failinin Müslüman olduğu, saldırı esnasında tekbir getirdiği gibi bir yığın asılsız haber Batı medyasında yer buluyordu, ta ki olayı gerçekleştiren kişinin bir Türk ve Müslüman düşmanı olan Anders Behring Breivik olduğu ortaya çıkana dek. Batı algısında terör olaylarının müslümanlarla ilişkilendirilmesi ne yazık ki bir refleks ve olağan şüpheli her zaman Müslümanlar. Ve açıkçası bu refleksin yaratılması için de yeterince malzemeye de sahipler. (Sinemayla Algı İnşa Etmek ve Charlie Wilson’ın Savaşı isimli yazıda bu durumu anlamaya çalışmıştım.)
Çok daha profesyonel yöntemler (çok çarpıcı bir örnekle bir sonraki yazının konusu) olsa da en fazla uygulanan bu 6 yöntemi amiyane tabirle “yutmazsak” medyanın algımızla oynamasına engel olma şansımız bulunuyor. Her an tetikte olmak, dünya görüşümüze yakın olsa bile bir haber kaynağından bilgi aldığımızda akıl süzgecimizden geçirmek, zihnimizi diri tutmak her ne kadar bizi yoracak olsa da algımızla oynanmasına izin vermediğimiz bilmek tüm bu yorgunluğa değecektir.
Bildiğiniz ve dikkate değer gördüğünüz başkaca teknikler varsa dinlemekten keyif alacağımı bilmenizi isterim…
View Comments (0)