Yabancı dizilerin başarısını yüksek pazarlama bütçesine bağlamak gibi bir kolaycılığa şahit oluyoruz sıklıkla. Fakat gerçeklerle yüzleşmek istenildiğinde karşımıza Pentagon, CIA veya NSA destekli senaryolar (Kitap: Hollywood Pentagon ve Washington), günceli yakalayan diyaloglar ve üzerinde çokça düşünülmüş, çalışılmış sahneler çıkıyor.
Ülkemizde ise kurgu çeşitleri bir elin parmaklarını geçmiyor. Zengin kız-fakir oğlan, mücadele eden iki mafya tipli karakter, aynı adamın parasını yemekten başka derdi olmayan ve bunun için de entrikadan entrikaya yelken açan çılgın metresler, başkasını sevdiği halde köyün ağasıyla evlenen Kezban ve ona bunu ödetmeye çalışan yağız delikanlı… Bu lanetli döngünün nadiren dışına çıkabilen yapımlar da olmadı değil: İkinci Bahar, Ekmek Teknesi, Süper Baba…
Dizileri insan tabiatının en vahşi yanlarını vitrine çıkarma vasıtası olduğunu zanneden Türk yapımcılarının aksine Batılılar dizileri de aynı sinema gibi bir sosyal doktrinasyon aracı olarak kullanmaktalar. (Batı’nın iyi yanlarını almak lazım.) Görünen o ki, yaratacağı fayda potansiyeli gelir beklentisine feda edilen üçüncü sınıf yapımlar, insanlar tarafından da teveccüh gördüğünden nitelikli yapımlara sadece ender olarak şahitlik etmeye devam edeceğiz bir süre daha. Ya sabır çekmeye devam.
Öte yandan ecnebiler de boş durmuyor tabi ki; günceli yakalayan bir senaryoya sahip hem de etkileyici oyunculuk performansına sahne olan yapımlardan biri de şüphesiz 7.sezonu geride bırakan Homeland. Dizinin her sezonu kurgudan günlük hayata uzanan bir gerçekliğe sahip. Her sezonda farklı bir ülkeyi konu alan dizi 6.sezonda ABD özelinde medya manipülasyonu, sosyal medya üzerinden itibarsızlaştırma ve kriz iletişimini konu almıştı. | Homeland 6.Sezondan Kriz İletişimi ve Medya Manipülasyonu Dersleri | Daha önceleri Afganistan ve İran gibi ülkelere odaklanan yapımcılar Trump’ın başkan seçilmesiyle ABD’nin yaşadığı bürokratik karışıklık ve politik ayrışmayı konu almaya başladılar. Eksen ise yalan haber ve Rusya kaynaklı sosyal medya operasyonları.
Bilindiği üzere tepki oylarıyla ABD’de başkan seçilen Trump’ın meşruiyeti bugün dahi üzerinde karabulutlar gezen bir tapınak gibi. Trump’ın elindeki Beyaz Saray, kimsenin rahatlıkla ibadet edemediği fakat aynı zamanda kutsal bir mekan olduğu için de yıkmaya cesaret edemediği garip bir yer olmaya mahkum oldu. Dizinin senaryosu tam da bu dönemde ABD’yi konu almaya başladı zira ABD istihbarat birimleri tarafından desteklendiği ortaya çıktığından beri diziye, konu etmek istediği ülkeler çekim izni vermiyordu. Türkiye’de de bir sezon çekmek isteyen yapımcılara da izin çıkmamıştı.
Yalan Haber Nasıl Üretilir?
6. sezonda kitleleri etkileyerek başkana karşı kışkırtan ekibi organize eden istihbaratçı Dar Adal ve General Jamie McClendon tutuklanır hapse atılır. Başkana darbe organize eden ekibin askeri kanattaki lideri olması nedeniyle General Jamie McClendon idam ile yargılanır fakat yargılamadan idam kararı çıkmaz. Beyaz Saray’daki çaycı bile Başkan Elizabeth Keane‘nin idam kararı çıkması için Pentagon’a baskı yaptığını bilmektedir.
Rus askeri istihbaratı GRU bu anlaşmazlığı bilmektedir ve bir işbirlikçi yardımıyla hapiste bulunan generale suikast düzenler ve generali öldürür. Olağan şüpheli başkandır, tüm kamuoyu başkana yüklenir, özellikle de darbe girişiminin medya ayağını oluşturan Brett O’Keefe YouTube üzerinden başkana yüklenmektedir. O’Keefe her konuşmasında başkanın tiranlaştığını, diktatöre dönüştüğünü sıklıkla ifade eder. FBI gazetecinin peşindedir fakat o sürekli yer değiştirerek ücra kasabalardan yayınlarına devam eder.
FBI bir gün O’Keefe’nin yayın yaptığı evi tespit eder ve teslim almaya gider, fakat O’Keefe silahlanma yasasına destek veren sivil milisler tarafından korunur. Ekip baştan ayağa silahlıdır ve herhangi bir baskın olması durumunda gazeteciyi teslim etmemeye ve çatışmaya kararlıdır. Gazetecinin sığındığı evin çocuğu bir karmaşa sırasında FBI ajanları tarafından vurulur, ajanlardan biri çocuğu kurtarmaya çalışırken silahlı sivil ekibin eline esir düşer. FBI uzun uğraşılar sonucunda vurulan çocuğun teslim edilmesini ve tedavi edileceğini belirtir, silahlı ekip çocuğu FBI’ya teslim ederler ve çocuk hastaneye götürülür. Rus askeri istihbaratı GRU’nın ajanı Yevgeny Gromov da tam olarak burada devreye girer. Sessiz sedasız çocuğun tedavi edildiği hastaneye sızar ve öyle bir kare yakalar ki, resmi görenlerde “çocuk hastanede ölüme terk edildi” algısı oluşmaktadır.
Görsel sosyal medyada Rus ajanlarının kullandığı sahte (bot) hesaplarla yüz binlerce kez paylaşılır, çok fazla Twitter hesabı paylaştığı için de televizyonda haber olur. Televizyondaki haberi, FBI ajanını esir tutan silahlı sivil ekip de görür ve çocuğun babası FBI ajanını öldürür. Bunun üzerine FBI’da eve baskın yapar ve birkaç kişi hariç evde bulunan silahlı herkesi öldürür.
Basit bir kadraj hilesi ile oluşturulan yalan haber, insanların düşünmeye fırsat bulamayacağı kritik bir zamanda onlarca kişinin ölmesine neden olabilecek bir silaha dönüşmüştür. Geriye doğru düşünün, aynı yöntem ülkemizde daha önce kaç defa uygulandı dersiniz?
Rusya’nın Aktif Tedbirler Politikası ve Ukrayna Savaşı
Diziye göre Rusya, kendisine bir saldırı yönelmesini beklemeden, rakip olarak gördüğü ülkelerde iç karışıklıklar çıkararak o ülkelerin zayıf düşmesini amaçlamaktadır. Bu amaç çerçevesinde Aktif Tedbirler Politikası adını verdikleri bir dizi eylem çeşidi tertip ederler. Aktif Tedbirler Politikası’nın en önemli ayağı ise yalan haber üretilmesi ve sosyal medya aracılığıyla bu haberlerin yayılmasını sağlayarak ülkelerin gündemlerini değiştirmek ve iç karışıklık yaratmaktır. ABD başkanlık seçimlerine müdahale ederek Trump’ın başkan seçilmesini sağlamak da bu sürecin bir ürünü olarak betimlenmektedir.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Saul Berenson, Aktif Tedbirlerin ne kadar iyi işlediğini Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaşı bir yalan haberle meşrulaştırmayı başarmasından bilmektedir. O dönem Ukraynalı askerlerin ayrılıkçı bir çocuğu çarmıha gererek öldürdüğü haberi Rus istihbarat servisi tarafından tüm dünyaya yayılmış ve Rusya’nın askeri müdahalesine haklılık zemini yaratılmıştı. Aynı şey şimdi de bir çocuğun öldürülmesine dair kurgulanan yalan haberle ABD’de yapılıyordu, bu durum Berenson’un dikkatinden kaçmamıştı.
Uzun zamandır net bir şekilde biliyoruz ki istihbarat servisleri toplumsal karmaşa yaratmak için yalan haber ve sosyal medya ikilisini kusursuz bir şekilde ölümcül bir silaha dönüştürebilmektedir. Dizi bunu en açık şekilde hikayeleştirmesi açısından oldukça önemli. Bitti mi, tabi ki hayır, son videoda da paravan vakıflarla ülke içerisindeki isyanlar nasıl finanse ediliyor bunu göreceğiz, ülkemizde de şahit olduğumuz nice olayı anlamak açısından oldukça aydınlatıcı bir bölüm izleyeceksiniz.
ABD’nin başka ülkelerde uyguladığı ve hem ekonomik hem de siyasi değişikliklere neden olan istihbarat operasyonlarını düşman olarak gördüğü Rusya gibi ülkeler üzerinden anlatması sıklıkla karşılaştığımız bir anlatı türü olarak bilinmektedir. En güzel örneklerinden biri de şüphesiz Homeland dizisi. Yani diziyi “kişi kendinden bilir işi” minvalinde değerlendirebiliriz.
Başkana suikast düzenlediği için idamla yargılanan ve ömür boyu hapse mahkum olan General Jamie McClendon hapiste öldürülmüştür. Suikastin Rus askeri istihbaratıyla iş birliğine içinde olan bir FBI ajanı (Dante Allen) tarafından organize edildiği ve bu süreçte suikastin para karşılığında hapishanedeki gardiyanlara işlettirildiği keşfedilir. Parayı taşıyan kadın kurye (Simone Martin) ile başkanın genel sekreteri arasında bir gönül ilişkisi de bulunduğundan suikastin suçu doğrudan ABD Başkanı Elizabeth Keane’e kalacaktır. Bu da başkanı koltuğundan etmek için girişilen ikinci algı mücadelesidir. İstihbarat terminolojisinde “bal tuzağı” olarak da bilinen yöntem kullanılarak genel sekreter David Wellington istihbarat ağına çekilir. GRU ajanlarından Simone Martin bir gün Wellington’ı bara davet eder ve konuşmanın ortasında barda bağırmaya başlar, Wellington’ın şiddet uygulamamasını ister, o sırada da gizemli bir el olan biteni kayıt etmektedir. Bu video sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılır ve Wellington itibarsızlaştırılır.
GRU, Dante Allen ve Simone Martin arasındaki bağlantıyı Saul Berenson’un kurduğu özel ekip keşfeder ve Simone Martin üzerinden gerçekleştirilen para trafiği takibe alınır. Takip sonucunda Simone Martin’in, Rus oligarklar tarafından fonlanan Uluslararası Demokrasi Vakfı ile bağlantısı tespit edilir, General Jamie McClendon’ın öldürülmesi için gerekli olan fonun da bu vakıf bağlantısıyla elde edildiği ortaya çıkarılır. Bu süreci Ulusal Güvenlik Danışmanı Saul Berenson yukarıdaki sahnede ifade etmektedir.
Vakıfların statüleri (para toplama serbestisi) nedeniyle demokrasilerin yumuşak karnı olduğu sıklıkla söylenir. Bu durumun en net örneğini ise geçtiğimiz günlerde Kanada’da gördük. “Suriye’deki sivillere, evsiz, aç ve muhtaç kadın ve çocuklara yardım” yapmak gibi paravan bir amaç arkasında kurulan Anadolu Kültür Vakfı‘nın, Kanada’da topladığı 160 bin doları PKK’ya aktarmasının ardından vakıf hayır kurumu statüsünden çıkarıldı ve para toplama yetkisi de iptal edildi.
ABD’nin ve Rusya’nın soğuk savaş ve sonrası dönemde vakıfları nasıl kullandığına dair daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlere Putin’in Rusyası ve ABD’nin Gizli Tarihi belgesellerin tavsiye ediyorum.