Yeni teknolojilerin bir bir günlük rutinlerimizi yeniden şekillendirdiği günlerden geçiyoruz. Bu değişim Pazar kahvaltısında okuduğunuz gazete için makus bir talih yaratırken, toplu taşımada “yetersiz bakiye” anonsuyla karizması çizilecek Türk gencinin kartına bakiye yüklemesini sağlayarak gönlünü kazanmaktadır. İroni soslu örnek sayısını arttırmak mümkün…
Yaşanan bu dönüşüm her sektörü veya her alanı olumsuz anlamda etkilemiyor, belki de dönüşebilenleri demek daha doğru olacak. Dönüşemeyen, değişim rüzgarına ayak uyduramayan yapılar Katrina Kasırgası’na yakalanmış 3 tonluk Amerikan otomobili misali oradan oraya savrulmaktan kurtulamıyor. Tam da medyamız gibi. Bu çerçevede değerlendirildiğinde bu yazı iyi niyetli ve endişeli bir erken uyarı yazısıdır, zira 5 yıl önce dijital medyanın bir çığ gibi gelişi görülememiş ve gelenekselden dijitale geçiş nitelikli bir şekilde başarılamamıştı. İkinci çığ da gümbür gümbür geliyor ve dijital dünyada yaşayan biri olarak bu kez treni kaçırmayacağımızı ummak istiyorum.
Dijital dönüşümün ilk adımlarının atıldığı Avrupa ve Amerika’da medya özelinde yaşanan dijital deprem güçlü yapılar nedeniyle “dönüşüm” olarak sonuçlandı. Ülkemizde ise ne yazık ki bunun aksine tsunami etkisi neden oldu. Gazeteleri vuran ilk dalgaların ardından gelen ikinci dalga henüz teamülleri tam anlamıyla oturmamış olan dijital medyayı da sular altında bırakarak medyanın tüm iş ortaklarını endişeli bir bekleyişe mahkum etti. Sürece dair kaleme alınan binlerce yazı arasına ben de bir iki makale ile katkı sunmuş, incelemelerimde teknolojinin medyaya ülkemizdeki kadar kötü davranmadığına şahitlik etmiştim. ( Verilerle İnternet Haberciliği, Gazete Haberciliğini Tahtından Etti mi? )
Medya Tüketim Alışkanlıklarındaki Değişim ve Türkiye
Medyamızın dönüşüm sürecinde gidişatın pek de iyi yönde olmadığını önde gelen gazetelerin bir bir kepenk kapatmasının ardından kabul etmek zorunda kaldık. Bu dönemde geleneksel medya, internet medyası karşısında yeniden pozisyon almaya çalışırken bir dönem dışlanan dijital kurgular ilgi görmeye başladı. Fakat bu ilgi nitelikli bir dönüşümden çok günü kurtarmaya yönelik palyatif bir yaklaşım içeriyordu.
İnsanların haber alma araçları teknoloji paralelinde sürekli değişti. Çığırtkanlardan, taş tabletlere, parşömenden ipeğe, deriden kağıda kadar birçok farklı forma giren habercilik, dijitalleşmenin ardından çeşitli araç ve yöntemlerle yeniden yorumlandı. Önce en kolay değişim yöntemi denendi, basılı dergilerin ve gazetelerin görselleri dijital yayıncılık araçlarına aktarıldı. Örnek olarak Turkcell’in amiral gemilerinden biri olan Dergilik verilebilir. Yayıncılar için de önemli bir gelir kalemine dönüşen Dergilik ilk olumsuz dalganın aşılmasında önemli katkılar sundu. İkinci aşamada tablet ve akıllı telefonlar için geliştirilen uygulamalar trend oldu, haberin dijitalleşmesi sürecinde şimdilerde son moda sosyal medya haberciliği.
Sosyal medya haberciliği şüphesiz yeni bir olgu değil fakat hızın önem kazanması, kullanıcıların haber tüketim alışkanlıklarındaki değişim, dünya gündeminin anlık değişmesi, daha fazla içerik seçeneği gibi nedenlerle haberi sosyal medyadan alan insan sayısının katlanarak artmasına neden oldu. Ve hatta öyle ki sosyal medya kendi seçenekleri arasında dahi bir doğal seleksiyon dönemine dahi girdi diyebiliriz. Zira hepimizin bildiği gibi haberin en çok alındığı sosyal medya mecrası uzun yıllar Facebook olarak kalmıştı, WhatsApp‘ın son yıllarda yaptığı atakla Facebook’un tahtı sallanır oldu.
2018 Türkiye Dijital Haber Raporu‘nda paylaşılan verilere göre ülkemizde haber tüketiminin bilgisayar ve akıllı telefonlar üzerinden gerçekleştiği ve tercihin net bir şekilde dijital mecralara kaydığı görülebiliyor. Rapora göre haber tüketimi konusunda önde gelen sosyal medya kanalı olarak Facebook öne çıkarken, etkileşimli bir haber bulma, okuma, seyretme, paylaşma ve yorumlama imkanı sunduğu için tercih edilen sosyal medya kanalları, daha mahrem bir ortam sunması nedeniyle kullanım tercihini WhatsApp’a kaptırıyor.
Sosyal Medya Haberciliği ve Okuyucu Davranış Tipleri
Sıcak gündem takibi konusunda öne çıkan sosyal medya haberciliği kitlelere haberi ilk ulaştıran araç olarak akıllarda yer etmeye başladı. Bilgiyi ilk aktaran araç olmasına rağmen “habere güven” söz konusu olduğunda sosyal medya olağan şüpheli olarak ortada kalıyor. Teknoloji bloggerı Murat Yıldız‘ın yorumu sorunun bu kısmını oldukça net bir şekilde ifade ediyor.
İnsanoğlunun haber alma ihtiyacı var, doğru haberi, zamanında ve hızlı bir şekilde almaya ihtiyacı var. Burada haberi daha hızlı veren mecra bir öncekini öldürmüş zaten, burada doğru olup olmadığı gözetilmemiş. Günümüzde haber kaynak sayısı çoğaldı ve gazeteler o haber kaynaklarının hızına yetişemez bir hale geldiler. Burada da şu öne çıkıyor, acaba aldığımız doğru mu gerçekten? Bence dijitalleşmede gazetelerin en önemli fonksiyonu bu olacak, haberin doğruluğunu teyit edebilme yeteneğini güçlendirebilirse, doğru ve kaliteli haberi hala gazetelerden bulabiliyorsunuz derlerse onlar yalnızca basılı olarak değil elbetteki farklı mecralarda da kendilerine yer bulmaya devam edecekler. Fakat 2o yıl sonra bütün bu hikayeyi baştan yazabiliriz, sosyal medya tam bir fiyaskoymuş dijital habercilik açısından. 15 yıl sonrasının nesli diyebilir ki; bize bu kadar enformasyon bize fazla geliyor, biz eski basılı medyaya geri dönelim diyebilir. | LinkedIn Videosu
İçerik tüketicileri sosyal medyayı iki şekilde kullanıyor. İçeriğe yüzeysel olarak göz atarak haberdar olmak ve ve tamamen sosyal medya hesaplarından haberleri takip etmek. Doğrudan haber sitesine giderek haber okuyanların sayısı, yayınların toplam okuyucusunun ortama %30 ve %40’ı teşkil etmektedir. Geriye kalan trafik sosyal medya ve arama motorlarından gelmektedir. En fazla ziyaret edilen ilk 10 haber sitesinin son trafik kaynaklarına göre ayrıştırılmış son 5 yıllık verisi elde edilebilmek olsa bu değişim çok daha net sergilenebilirdi.
Kendi deneyimimde de yukarıdaki önermeye benzer bir süreci yaşamıştım. Gecenin geç saatlerinde Twitter’da dolaşırken Venezuela devlet başkanı Maduro’ya karşı, ABD destekli bir darbe girişimi olduğu haberleri İngilizce hesaplarda dolaşıyordu. Çok kısa sürede Türkçe haber içeriği üreten hesaplarda da bu haber paylaşılmaya devam etti. Haber o kadar ciddi bir haberdi ki içten içe teyit etme refleksini doğuruyordu. Sonra birkaç ulusal haber sitesine giderek bu bilgiyi doğrulama ihtiyacı hissettim. Bilgi doğruydu, Maduro’ya karşı ABD’nin artık eskiyen bir filmi yeniden vizyona sürülmüştü. Haberin doğruluğunu teyit ettikten sonra gelişmeleri takip etmek için yine tümüyle Twitter’ı kullanmıştım. Twitter’da saniyeler içerisinde gelen güncelleştirmeler, haber sitelerinde en az 10-15 dk sonra yer buluyordu. Adrenalin damarlarda dolaşırken insanların en tahammül edemeyeceği şey beklemek olsa gerek.
Tüm bu deneyim, öngörü ve fikirlerimi bir bilene de sormak istedim, İsmail Hakkı Polat hocamı aradım ve yarım saat süren dijitalleşme ve medya üzerindeki etkileri konulu bir sohbet gerçekleştirdim.
M.R.ÖZDEMİR: Yazılı dönemden dijital döneme geçiliyor fakat ulusal medya planlı bir geçiş yapamadı. Yazılı basın kan kaybetmeye devam ederken, tam anlamıyla değerleri ve doğruları yanlışlar oturmamış bir dijital yayıncılık var. Dijital habercilikten ziyade SEO haberciliği yaygın. “Yazılı basın gidiyor dijitalin kurumsallaşması gerekiyor” konusunu 6-7 yıldır konuşuyoruz fakat amiral gemiler kapanana kadar bu gerçek kabul edilip dijital yayıncılığın temelleri düzgün bir şekilde atılmadı. Hali hazırda rüşdünü ispat edememiş bir internet medyası var ve daha tam anlamıyla kendi varlığını inşa edememişken yerini sosyal medya haberciliğine kaptırma riskiyle de karşı karşıya gibi görünüyor. İnsanlar haberi doğrudan haber sitelerinden almaktansa sosyal medyada denk geldiği haberlerden ilgisini çekeni okumayı tercih ediyor. Haber sitelerinin trafik kaynakları incelendiğinde bu gerçek açıkça ortaya çıkıyor. Öte yanda neredeyse haber siteleri kadar itibarı ve takipçisi olan sosyal medya hesapları var. Son tahlilde internet haberciliği tam anlamıyla oturamadan yerini sosyal medya haberciliğine mi teslim edecek hocam?
İ.H.POLAT: Görüşlerinde haklısın, internet üzerinden içerik tüketen kullanıcı tiplerine baktığımızda artık eskisi gibi gazete okuduğunda ya da TV izlediğinde yoğun odaklanan, etraftaki bütün diğer dikkat dağıtıcı etkenlerle ilişkisini kesip doğrudan içeriğe odaklanan bir okuyucu anlayışı yok günümüzde. Bu biraz daha her şeyi çok kısa sürede alıp, çok öz anlatma ve öz anlama davranış şeklini getiriyor. İçinde yaşadığımız çağda da ortamda çok fazla sayıda dikkat dağıtıcı etken var, bu da yeni medya üzerinde içeriğin tüketim biçimini sosyal medyaya uyarlayan yayıncıları diğerlerinden avantajlı hale getiriyor. Yani şu anda Twitter’a haberin kısa kısmını atıp, kalanını bana gel öğren davranışı gelişti. Bu işi en iyi yapanlar arasında De Marke Sports var ilk aklıma gelen. Yayın sosyal medya platformu içerisinde bir iş modeli bulmaya çalışıyor, bu da geleneksel yayıncıların iş modelini bozuyor. Mevcut haber tüketim alışkanlıkları da bütün dünyada geleneksel basının nitelikli bir şekilde yaptığı araştırma ve hikayeleştirme haberciliğini törpülüyor. Bu şekilde sosyal medya tüketimi domine ediyor.
Bir de kendi mecrası ile sosyal medya ile dengeyi iyi kurabilen yayınlar var. Listelist ve Onedio gibi. Bunlar içeriğin tüketim biçimini değiştirerek sosyal medyadan içeriği merak ettirerek trafiği oradan siteye taşıyabiliyorlar. Geleneksel medyada kafalardaki kalıplardan dolayı bu modele doğru bir gidiş yok. Artık insanlar uzun metinlerden sıkıldığı için görsel içerik istiyor, geleneksel yayıncılıkta da görsellikle okuru kendi tarafına kaydıran cazip bir anlayış yok. Bu da geleneksel medyadan yeni medyaya taşınan yayıncılarda şu durumu ortaya çıkartıyor: Tamamen SEO’ya bağlı tık alma hedefli habercilik. İnsanlar oraya gelse bile orada kalmıyorlar. Reklamveren adına da bunun bir anlamı yok aslında.
Buradaki temel nokta sosyal medya platformları okuru kendi tarafına çekmiş gibi görünüyor fakat eğer sosyal medya platformları da geleneksel medya tarafından beslenmezse, sadece geleneksel medyanın ürettiği haberi alıp onlardan daha iyi sunan bir formatta kalırlarsa bunun da bir geleceği olmayacak gibi görünüyor.
Önümüzdeki dönemde şöyle bir beklentim var; sosyal medya platformları da durumun farkına varacak ve geleneksel medyayı besleyip, geleneksel medyadan beslenen bir anlayışa geçecek. Bu belki Google için önemli değil ama Facebook, Twitter için önemli. Yayıncıları iyi bütünleştiremeyen sosyal medya platformları bir sonraki teknoloji geldiğinde buradan zararlı çıkacak. Uzun vadede sosyal medyanın domine ettiği yayıncılık tipi geleneksel medyadan besleneceği bir formata dönüşmediği sürece çok sürdürülebilir olacak gibi görünmüyor.
İşin bir diğer boyutu da geleneksel medyanın onay süreçlerinden geçememiş, sadece bireyler tarafından üretilen haberlerin ülkeyi de gündemi de manipülasyona ve yalan haberciliğe daha açık hale getiriyor olması.
M.R.ÖZDEMİR: Bilginin üretildiği ve tüketildiği araç artık akıllı telefonlar. Akıllı telefonlarda da en sık kullandığımız uygulamalar sosyal medya uygulamaları, ekosistemin kaçınılmaz kaderi olarak haber üretimi ve tüketiminin sosyal medyaya doğru kayacağı öngörüsü var, neler söylemek istersiniz?
Geleneksel medya ne yaptığını bilmez bir şekilde yeni medyaya uyum sağlamaya çalışıyor, bunu yaparken de kendi gelir kaynaklarını kurutuyor. Yeni medyaya intibak etmeye çalışan bağımsız gazeteciler ve yazılımcı, yayıncı gençlerle iş birliği yapan geleneksel yayıncılar güzel ürünler ortaya çıkarıyor. Medyascope, Buzzfeed iyi örnekler. Nitelikli içerik üretimi yapan bu yapılar küçük küçük fonlanarak okuyucusu ilgisini de kendi üstlerinde toplayarak büyük yapıları küçültebilir. Aslında dijital dünyanın ağ etkisi artık çok fazla büyük yapıların iş dünyasında yer almasını engelliyor. Süper merkezi yapılara da izin vermiyor. Facebook, Google veya Booking gibi aşırı platformlaşmış ve tekellemiş yapılar önümüzdeki dönemde daha iş birliğine dayalı küçük yapılarla, blok zincirler üzerinden daha farklı bir yapıya bürüneceğini düşünüyorum. Medyanın da artık dünyanın gündemini kitlesel olarak belirleme imkanının olmayacağı, farklı farklı küçük yapıların ama içinde yalanın yanlışın manipülatifin de olduğu, insanların da dijital okuryazarlık ile doğruyu kendisinin bulacağı, gerçek ötesi bir dönem olacağı, hakikati arama görevinin kişilerin kendisine kaldığı bir döneme girilecek. Eskiden 40 yıl bir kişiyi okuyordun şimdi 40 kişiyi okuyup kendi gerçeğini kendin bulacaksın diyor akış bize. Fakat bu da ciddi bir eğitim gerekiyor zira insanlık şu anda yüzeysellik üzerinden garip bir cehalete doğru gidiyor. Buradan bir çatışma çıkacağı kesin. Çatışmanın ardından karanlık bir dönem yaşansa da aydınlık günlere erişileceğine de şüphe yok.
Yeni içerik üreticileri konusunda yaptığımız bu sohbetten sonra ilk olarak Twitter’da neredeyse 1 milyon takipçisi olan AJ+ ve 2.2 milyon takipçisi olan NowThisNews hesaplarını anımsadım. Özellikle AJ+ hesabı, İsmail hocanın da bahsettiği gelenekselin disiplinini ve içerik üretim gücünü, yeni formatlara ve yeni kullanım alışkanlıklarına göre şekillendirme beklentisinin en güzel örneklerinden biri diyebiliriz.
Dijitalleşme tüm dünyada medyaya çok da iyi davranmıyor diyebiliriz, süreç aynen ülkemizde de işliyor. Gelen değişim rüzgarları görmezden gelindiğinde kaçınılmaz bir şekilde fırtınaya ve kasırgaya dönüşüyor. Dün sosyal medya sitelerine düşen bir haberle geçtiğimiz günlerde sinema sektöründe yaşanan açmazın, dijitalleşme ile nasıl çözüldüğünü, bu çözümün aynı zamanda geleneksel sinema sektörü için de ciddi anlamda bir çözülme getireceğini çok açık bir şekilde göstermiştir. Sinema salonu işletmecileri ki neredeyse kartel oldular da diyebiliriz, filmlerin dağıtım kanallarını ellerinde bulundurduklarından sektörü diledikleri gibi şekillendirmeye devam ediyorlardı, ta ki denkleme Netflix girene kadar. Dün ülke tarihinde ilk defa vizyonda olan bir sinema filmi (Organize İşler 2: Sazan Sarmalı) eş zamanlı olarak internetten de izlenebilir şekilde Netflix üzerinden erişime açıldı.
Dijitalleşmenin medyayı nasıl dönüştürdüğünü kaçıranlar için sinema özelinde yeni süreç şimdi başladı, koltuklarınıza oturun ve Netflix’in sinema sektöründe taşları yerinden nasıl oynattığına şahitlik edin.
Ülkemizde prematüre doğan internet haberciliği henüz büyüyemeden sosyal medya haberciliği ile imtihan olmaya başladı. İnternet haberciliği, dönüşüm sürecinden güçlenerek çıkmak istiyorsa geleneksel medyanın habercilik anlayışını ve tekniklerini sosyal medyanın bize sunduğu içerik modelleriyle (Dijital Yayıncılıkta Kullanılabilecek İçerik Tipleri) harmanlayarak insanlara sunmak ve içerik tüketim trendlerini yakalamak durumunda. Aksi halde arama motorlarının yön verdiği bir habercilik anlayışına mahkum olmak hepimiz için kaçınılmaz olacaktır.
View Comments (2)
Bunu yıllar önce söylemiştim. Günümüz Dünya'sı artık dijital bir Dünya oldu. Yazı da dijitalleşen bir ürün haline geldi. Kağıt kürek olayları eskimeye başladı. Yazılı yayın organlarının bu duruma ayak uyduramayanları yakın gelecekte yok olmaya mahkumdur. Güzel yazı olmuş. Teşekkürler.
Normal basılı gazetecilik neredeyse tarihin tozlu raflarında yerini almaya hazır. Çünkü teknoloji hayatımızın her alanında var veb
ulaşmak daha kolay