Noam Chomsky medya ve siyaset üzerine düşünen herkesin en azından birkaç kez uğradığı oldukça önemli bir fikir durağıdır. Eğer özellikle Chomsky’nin eserlerinden bir seçki yapıp okumadıysanız muhtemelen bu isimle anınız tamamen olumsuzdur.
Chomsky ile ilk defa, yöneticiler aleyhinde yaptığı açıklamalar vesilesiyle karşılaşan muhalifler onu çok severken, kitleler hakkında yaptığı eleştiriler ile karşılaşanlar ise yazara olumsuz yaklaşıyor. Yanlı değerlendirildiğinde tüm çıkar çevreleri için oldukça sıkıcı sözler sarf eden Chomsky, eleştirel bir bilinçle okunduğunda oldukça ufuk açıcı çıkarsamalarla gerçeği betimlemektedir.
Medyanın kendi içerisinde bir denetimden yoksun olduğunu belirli bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde anlatan Chomsky’nin Marslı Gazeteci metaforu da ortaya sürdüğü fikri temellendirmesinde oldukça verimli bir enstrüman olarak yazar tarafından kullanılmış.
Kitabın üzerine kurulu olduğu ana fikir ise herkesin kabul edeceği türden bir mantık çıkarsamasıdır: Eğer bir şey sen yaparken yanlışsa, ben yaparken de yanlıştır, sen yaparken doğruysa, ben yaparken de doğrudur.
ABD, AB ve İsrail’in politikalarını ve bu politikalar doğrultusunda kurgulanan medya stratejilerini kıyasıya eleştiren Chomsky, Irak savaşı ve Güney Amerika’da ortaya çıkan savaşlarda medyanın ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermektedir.
Hacimce küçük olan bu kitap medya eleştirisi bağlamında oldukça zengin bir içeriğe sahip. Kitaptan ilgi çekecek bir kaç pasajı da paylaşmak istiyorum.
Totaliter devlette cop neyse demokraside de propaganda odur. Bu bilgecedir ve iyidir; çünkü yine, şaşkın sürü ortak çıkarlar bir kenara atar. Onları anlayamazlar.
İyi propagandanın iyi püf noktası işte budur. Hiç kimsenin karşı olamayacağı ve herkesin kendini feda edebileceği bir slogan yaratmak istersiniz.
…Fakat Bush şansını yitirdi ve aynen Reagan dönemi halkla ilişkiler takımının 1980’lerde yaptığı gibi, onunda yeni düşmanlar bulması gerekti. Tam da bu nedenle uluslararası teröristler, uyuşturucu kaçakları, çıldırmış Araplar ve dünyayı ele geçirecek olan yeni Hitler, Saddam Hüseyin yaratıldı. Birbiri ardına gelmeyi sürdürmek zorundaydılar. Halkı ürkütür, terörize eder, ona gözdağı verirsiniz; o da öyle bir siner ki, seyahat edemeyecek kadar korkar.
‘’Irakta ’ki demokratik muhalefet’’ denilen şey aslında, oradaki çok cesur ve tam anlamıyla gerçek demokrat muhalefettir. Ve tabi ki, Irak’ ta fazla barınamadığı için sürgünde iş görür. Esasen Avrupa’dadır. Bankacı, Mühendis ve mimar gibi mesleklerden insanları kapsar bu muhalefet. Onlar düşüncelerini açıkça dile getirebilen, sesi olup konuşabilenlerdir. Geçen Şubat, Saddam Hüseyin halen George Bush’un en iyi arkadaşı ve ticari ortağıyken, Irak demokrat muhalefetinin kaynaklarına göre, bu insanlar Irak’ta parlamenter demokrasi kurulmasını talep edilmesi yönünde onların desteğini almak için bizzat Washington’a gelmişlerdi. Şiddetle reddedilmişlerdi, çünkü Birleşik Devletler bunlarla ilgilenmiyordu. Kamusal alandan ise buna tepki gelmedi.
Bizi korkutmak, öyle derinden totaliterleştirmelidir ki, hiçbir sebep olmadan savaşa sürüklenebilmek ve Lübnan’ın çağrısını, ılımlılığını fark etmeyecek hale gelmeliyiz. Bu çok çarpıcı bir gerçek.
Yayınevi : Everest Yayınları
Yazar : Naom Chomsky