X

Muz Cumhuriyeti ve PR’ın Kirli Yüzü Bernays

Yalan haber ve manipülasyonun ne derece etkili ve tehlikeli olduğunun en önemli örneklerinden biri olan Guatemala ve United Fruits örneği ile 3 yazılık dizimizi tamamlayacağız. İlk yazıda yalan haberin etkili olup olmadığını incelemiştik (Yalan Haber Gerçekten İşe Yarıyor mu?), ikinci yazıda yalan haberin üretim tekniklerini incelemiştik (En Etkili Yalan Haber Teknikleri ve Manipülasyon Sanatı), son yazımızda da çarpıcı bir örneği paylaşacağız.

PR’ın (Public Relations) ne olduğuna dair onlarca tanım bulunuyor, fakat siz ilk olarak PR’ın hangi yüzüyle karşılaştıysanız aklınızda da genellikle o hali kalmaktadır. Eğer maddi sıkıntılar nedeniyle okula gidemeyen bir Anadolu çiçeğiyseniz ve okula Kardelenler projesi ile kavuştuysanız muhtemelen hayatınızın geri kalanında “halkla ilişkiler” ve “sosyal sorumluluk” gibi kavramlara sıkı sıkıya bağlı kalacaksınız. Fakat ne yazık ki dünyadaki bütün kızlar PR ile, ülkemizdekiler kadar güzel bir iklimde karşılaşmıyor. Hele ki şeytanın arka bahçesi Orta Amerika ülkelerinden birinde yaşıyorsa…

Örnek olayın kahramanı halkla ilişkilerin babası Edward L. Bernays. Şeytani zekasıyla insanı rahatsız ederken, çalışma azmiyle de insanı imrendiren halkla ilişkiler dehası, adım adım bir ticari sorunu nasıl bir uluslararası soruna dönüştürüp Guatemala’da darbe yaptırmış ve PR eliyle ülke yönetimini etkileyebilmiş bunu inceleyelim.

Halkla ilişkiler tarihine geçen olay geniş muz tarlalarına sahip Guatemala’da gelişiyor. Ülkedeki muz tarlalarının tümüne yakınını elinde tutan United Fruits ülkeyi diktatörler eliyle yönetmekteydi. 1950’de ülkenin kaderini değiştirecek olan ilk adım atıldı, seçimlerde Albay Jacobo Arbenz Guzmán galip geldi ve %60’lık bir oy oranı ile ülkenin başkanı seçildi. Albay Arbenz’in en önemli seçim vaadi ise ülkedeki yabancı şirketlerin kaynak talanına son vermekti. Ve 1953 yılında da vaadini gerçekleştirdi, ülkedeki kullanılmayan tarım arazilerini de kapsayan bir toprak reformu gerçekleştirdi. Reformdan ülkedeki en büyük toprak sahibi  United Fruits de büyük ölçüde etkileniyordu. Topraklarının %85’i çıkartılan kanun kapsamındaydı, kanunu şirket için daha da katlanılmaz kılan şey ise daha önceki yönetimler döneminde elde ettiği vergi avantajlarını kaybedecek olmasıydı.

United Fruits, ABD açısından oldukça önemli bir şirketti ve ABD yönetiminden oldukça önemli bağlantıları bulunuyordu. Şirket iki kanaldan çalışmaya başladı: ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles ve kardeşi CIA Başkanı Allen Welsh Dulles ve de Dışişleri Müsteşarı Walter Bedell Smith aynı zamanda şirketin hissedarıydı. Üçlü, Başkan Eisenhower‘a durumu anlatırken şirket de durumu Bernays’a taşıdı ve bir çözüm geliştirmesini istediler.

Durumu tüm yönleriyle ele alan Bernays, karşısında oldukça büyük bir halk desteği olan “güçlü bir düşman” olduğunu farketti. Bu büyük sevgiyi ve desteği aşabilecek bir yol bulmalıydı: Korku! ABD’de günün en moda korkusu ise komünizmdi, bunu kullanabilirdi.

Bernays, United Fruits’i ABD halkının algısında; komünizm tehdidi altındaki ABD demokrasisi konumuna taşıdı. Bu algı oyunu ile halkı ve hükumeti ikna etmek çok daha kolaydı. Bernays şeytani fikri pekiştirmeliydi, bunun için ülkenin politik iklimi hakkında hiç bir fikri olmayan bir gazeteci grubuyla Guatemala’ya bir gezi düzenledi. Eğlence dolu bu gezinin içerisine bazı siyasi içerikli görüşmeler de eklenmişti. Bernays’ın özel olarak seçtiği  siyasiler, gazeteciler ile görüşmeler yaptı ve ülkenin içinde bulunduğu siyasi durum hakkında bilgilendirildiler, tabi ki bu bilgiler de tamamen Bernays’ın ürettiği gerçeklerden ibaretti. Siyasiler, Arbenz‘in Moskova tarafından yönlendirilen bir komünist olduğu konusunda bilgiler verdiler. Arbenz ise aslında bir sosyalistti ama hiç bir zaman Moskova ile ilişki içerisinde bulunmamıştı.

Gazeteciler ülkedeyken çok büyük bir anti-Amerikan gösteri düzenlendi, neredeyse herkes bu gösterinin de Bernays’ın şeytani piyesinin bir sahnesi olduğuna emindi. Bernays, yarattığı bu harika darbe ortamını şirket lehine kullanmak için insanların iliklerine kadar komünizm ile korkutulması gerektiğini düşünüyordu. ABD’ye döndüğünde yalan haberlerini servis edip kamuoyunu manipüle edeceği “Orta Amerika Enformasyon Bürosu“nu kurdu. Büro, medyaya ülkenin tamamen Moskova’nın dümen suyuna girdiğine dair onlarca haber ve basın bülteni pompaladı.

Nihayet kamuoyu hazırdı, Bernays, Başkan’ı da ikna ettikten sonra CIA destekli bir silahlı darbe planının faaliyete konmasını sağladı. CIA destekli darbenin sonunda Albay Arbenz ülkeyi terk etmek zorunda kaldı, meydan yine ABD güdümündeki yeni başkan Yüzbaşı Armas’a kaldı.

Dönemin Başkan Yardımcısı Nixon ülkeyi ilk ziyaret edenler oldu. F16lardan atılan kutlu demokrasi katalizörleri ile ne kadar özgür bir ülke haline geldiklerini Yüzbaşı Armas’ın sırtını sıvazlayarak anlattı. İşin görünen yüzünde; komünizme teslim olarak ABD anakarasına tehdit oluşturabilecek bir ülke tehlikelerden arındırılmış ve demokratikleştirilmişti. İşin aslı ise çok başkaydı; dünyanın ilk kötü niyetli PR dehası bir PR kampanyası ile neler yapılabileceğine dair tarihe not düşüyordu.

Oysa ortada ne komünist bir ülke ne de ABD’ye tehdit teşkil edebilecek bir ülke vardı, asıl tehdit United Fruits’in gelirleri üzerindeydi, ve bunu tehdidi de Bernays ortadan kaldırmıştı. Yalan haber, manipülasyon, çarpıtma, etkinlik, kurgu… Kara PR’a dair ne ararsanız bulabileceğiniz bu ironik örneği hızlıca izlemek isterseniz aşağıdaki videonun Başlat butonuna basabilirsiniz.

mridvan:
Related Post