Medya üzerine geliştirilen teorilerden belkide en bilineni Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın “medya mesajın kendisidir, her medya kendi ruhuyla mesajı da şekillendirir” gibi anlamlara tekabül eden The Medium is the Message‘dır. Muhtemelen uzun yıllar çok fazla anlaşılmamış olsa da internet ve sosyal medyanın icadından sonra McLuhan’ın teorisi tam olarak anlamını bulmuş oldu.
Peki mesaj ve araca hangi süreçlerde ihtiyaç duyarız? Konuyu biraz daha genelleştirelim ve sonra yine sosyal medya özeline dönerek benzetmemizi anlamlandıralım.
İletişim Süreci
Kaynak, mesaj, araç gibi kavramlar iletişim sürecinin en temel öğeleridir. Verilecek bir mesajı, anlatılacak bir hikayesi olan herkes iletişim sürecinin KAYNAK bölümünü temsil etmektedir. Anlatılmak istenen şey MESAJ, mesajın iletildiği kanal ARAÇ ve mesajı ulaştırmak istediğimiz kişi/kişiler de HEDEF KİTLE olarak adlandırılmaktadır.
Temel İletişim Modeli şeması ışığında McLuhan’ın teorisini açıklamak biraz daha kolaylaşacaktır: Hedef kitlenize ileteceğiniz mesajınız, onu ileteceğiniz medya türünün/aracın doğasından etkilenmeden iletilemez.
Dijital pazarlama ve sosyal medya uzmanları McLuhan’ın teorisini farkında olarak veya olmaksızın bütün stratejilerine uygulamaktadır. Hizmet verdikleri müşterilerin sosyal medya hesaplarında paylaşım yaparken, mesajlarını medya türüne göre yeniden şekillendirerek paylaşım yapmaktadır. Facebook için hazırlanan bir içerik Twitter için paylaşılabilir nitelikte değildir. Zira Facebook’un izin verdiği metin boyutu ile Twitter’ın izin verdiği metin boyutu aynı değildir. Bu nedenle Facebook hesabında paylaştığınız bir içeriği Twitter’a göre yeniden şekillendirmek zorundasınız.
George Orwell, ve Twitter’ın Doğası
George Orwell, iletişim teknolojilerinin insanları küresel çapta bir diktaya taşıyacağını, bütün yaptıklarını takip eden bir Big Brother tarafından denetim altında tutulacağını, insanların enformasyonsuz kalacağını ve hakikatlerin gizlenerek bilişsel açıdan esaret altında bir toplum yaratılacağını öngörmüştü.
Tam bir kaos ortamı tasvir eden Orwell’ın teorisi gerçekleşti, fakat o kadar ilginçtir ki kaosun yaratıcıları birbirine karşıt taraflar olsa da aynı amaca hizmet etmekteydi: Twitter’ın kendisi ve kural koyucu kurumlar. Twitter, hazırladığı sosyal platformun cazibesini sürdürmesi adına manipüle edilebilir (fake hesaplar, yumurtalar, troller, botlar vb.gibi) kalmasına göz yumarken, tüm dünyada kural koyucu kurumlar da Twitter’ı kendi çizdikleri çerçevenin içerisinde tutmaya çalışmaktadır. Bu da Twitter kullanıcılarını Orwell’in öngördüğünün de ötesinde iki Big Brother’ın hükmü altında yaşamaya zorlamaktadır.
Twitter’ın en önemli parametreleri takipçi sayısı, etkileşim sayısı ve Trending Topic listesidir. Ne yazık ki oldukça düşük meblağlara bu üç parametre de manipüle edilebilmektedir. Nasıl olduğu konusuna dair bir haberi okumak için lütfen tıklayın.
Tüm bu sebepleri alt alta koyduğumuzda Twitter üzerinden yapılan kaynaktan hedef kitleye mesaj iletme süreci, aracın doğasından etkilenerek bir tartışma ve atışma sürecine dönüşmektedir.
Aldous Huxley, Facebook ve Eğlence
Peki George Orwell’ın endişe dolu yasaklar ve baskıyla kontrol edilen toplum fikrine karşılık Aldous Huxley ne demişti? Huxley’e göre ne Big Brother’a ne de yasaklara gerek yoktu, insanları kontrol atlında tutmak için çok daha basit bir araç yeterliydi: Eğlence. Bu araçla insanlar sınırlanıp, yönlendirilirken hiç de tepki göstermeyecekti. Peki Huxley’in kehaneti gerçekleşti mi? Üzülerek kabul ediyoruz ki gerçekleşti ve biz artık Huxley’in dünyasında yaşıyoruz.
Orwell’ın aksine Huxley, Cesur Yeni Dünya adlı kitabında; insanların bilgi bombardımanına tutulacağını, eğlenceye boğulmuş bir hayatta sadece ve sadece zevk için yaşayacağını, tüm amacın mutlak mutluluk olduğunu ve insanın sonsuz olan eğlence ihtiyacının insanlığı köleleştirmek için kullanılacağını belirtmişti. Daha da dramatik olan ve gerçekleşen öngörüsü ise; zamanla insanların kendi üstlerindeki baskıdan keyif duyacağı ve baskı aracı olarak kullanılan teknolojileri de yücelteceği yönündeydi. Çünkü düşünmek zaten yeterince zordu, bu baskı ve eğlence dolu hayat onları düşünme mecburiyetinden de kurtarıyordu.
Huxley, Cesur Yeni Dünya’yı tasvir ederken aslında yıllar öncesinde Zuckerberg Galaksisi‘ni kaleme alıyordu. Huxley’in 1931 yılında tasvirlerinde hayat bulan sanal ve hedonist dünya, 73 yıl sonra 4 Şubat 2004’te Mark Zuckerberg’in ellerinde devasa bir gerçekliğe dönüşecekti: Facebook
Facebook, Twitter’ın aksine “dünya yansa hasırı yanmaz” paylaşımların olduğu, daha fazla görsel içerik paylaşıma imkan sağlayan bir sosyal medya servisidir. Bu nedenle içerik pazarlama uzmanları, Facebook’ta paylaşılacak içeriğin “eğlenceli” olması gerektiğini sıklıkla dile getirirler. Bunun sebebi ise oldukça açıktır; eğlenceli içerik paylaşımı yapan fenomen hesapların birkaçının takipçi sayıları toplamı, neredeyse ülkemizdeki Facebook kullanıcı sayısının %10’una eşit olmasıdır. Takipçi kazanmak istiyorsanız insanları eğlendirmelisiniz.
Sosyal medya engin bir deniz, bu denizden en verimli şekilde faydalanabilmek için Twitter’ın tartışma, Facebook’un da eğlence dolu dünyasına kendimizi kaptırmadan gemimizi yüzdürmeli ve aracın mesajımızı kontrol dışı şekillendirmesine kapıyı kapatmalıyız.
Yazınızı okumak için geldim ancak sol tarafta çıkan paylaşım butonlarından okumak mümkün olmadı. En soldaki kelimeleri okuyabilmek için ileri geri yapmak gerekiyor fareyle.
Bilginize…
Teşekkürler, eklenti yaramadı sanırım kaldırayım ben onu, daha önce söyleyenler de olmuştu.